Grandma

Yeni iş yerimin Maçka’da olması, öğle aralarımın her gün yeni açılan mekanları gezmekle bitmesine neden oluyor artık. Sürekli aynı yere gitmekten zaten sıkılan şahsım bu keşiflerden çok hoşlanıyor tabi ki. Hem haftanın ilk günü, hem de bu kapalı havada karşıma çıkan, beyazlar içinde, aydınlık ve vitrininde envai çeşit minik hamur işleri görünen Grandma da yeni deneyimlere katıldı bugün.

Genel olarak ‘bakery’ konseptli bir mekan Grandma. Ekşi mayalı, tamamen katkısız ekmeklerine de oldukça güveniyorlar. Kapıdan içeri girer girmez sizi lezzetli görünüşleriyle mini kişler, brownieler, kruvasanlar karşılıyor. Hepsi oldukça lezzetli görünse de ben tercihimi tulum peynirli sandviçten yana kullanıyorum, yanında bir de cappuccino. Kahve fincanları çok sevimli,  içeride cam kenarındaki yüksek masalar ve bar tabureleri de aynı şekilde. Yalnız servis oldukça yavaş, güleryüz de çok bulabileceğinizi söyleyemem. Mekanda çok az kişi olmasına rağmen sipariş vermemiz ve siparişimizin masaya ulaşması yarım saati buldu o yüzden öğle arasında çabucak bir şeyler atıştırmak için çok da uygun değil. Kahvaltı veya 5 çayları için güzel olabilir. Oldukça sakin ve sessiz olduğu için kitap-kahve tutkunları da sevebilir diye düşünüyorum.

Hafta içleri sabah 7.30’da, hafta sonları da 9.30’da açılıyorlarmış. Ben aceleyi sevmem rahat rahat seçmeli, etrafı seyrederek tadını çıkarmalıyım diyorsanız bir uğramanızı ve benim yiyemediğim müthiş görünüşlü tatlılarını denemenizi tavsiye ediyorum.

 

Processed with VSCOcam with a5 preset

Processed with VSCOcam with a5 preset

Processed with VSCOcam with a5 preset

Adres : Teşvikiye Mahallesi Ahmet Fetgari Sokak No:38

Dört Kadıköy

Moda’da açılan ufacık tefecik mekanlara bir yenisi daha eklenmiş ben gitmeyeli. Kahve yapmakla beraber içmenin de sanata dönüştüğü bu günlerde birbiri ardına sokaklarda beliren ‘third wave coffee shop’ konseptli, bir çoğunun kendine has dekorasyonları ve işini gerçekten seven çalışanlarıyla benim için asla sıkıcı olmayacak sanıyorum yeni bir yerler keşfetmek. Burası da bir cumartesi akşamüzeri, erkek arkadaşımı 5 aylığına gideceği Budapeşte’ye uğurlamadan önce rahat rahat kahvemizi içip ev gibi keyif yapabileceğimiz bir yer ararken karşımıza çıktı. Modanın ara sokaklarında, dışarıdan bakıldığında çok sıradan görünen ama içinde çok sevimli detaylar barındıran bir mekan Dört. Küçük olmasına rağmen insanı boğmuyor ve buz gibi havada bile ne hikmetse açık alanı dahi sıcacık oluyor. Farklı bir tat aradığımız için ne zamandır duyduğum ama denemeye fırsat bulamadığım syphon kahveyi denedik, adı her ne kadar cezbedici olmasa da yapılışının oldukça ilginç olduğuna garanti verebilirim 🙂 Orta sertlikte tercih ettik biz kahvemizi ama sanıyorum alışmadığımız için bana biraz sert geldi, bir dahaki sefere yumuşak içimli denemeyi düşünüyorum, espresso ile filtre kahve arası bir tadı var.

Çalışanlar kararsızlara canla başla yardım ediyor, bu benim için büyük bir artı, kocaman duvar menüsünde kaybolabiliyorsunuz zira. E mekan güzel, fiyatlar güzel, kahveler on numara ben burayı size kesinlikle tavsiye etmeliyim diye düşünüyorum. Havalar buz  gibiyken bu aralar, bence bir denemeniz lazım Dört Kadıköy’ü.

Processed with VSCOcam with t1 preset

Processed with VSCOcam with t1 preset

Kadıköy’de Sokak Sanatları

Geçtiğimiz hafta şükürler olsun ki yeni işim için gerekli evrakları hazırlamaya başladım. Bu sırada Kadıköy Yeldeğirmeni’ndeki bir hastaneden rapor almam gerekiyordu. Havanın korkunçluğu beni her ne kadar korkutsa da bir an önce gidip halletmek en iyisi diyip yola çıktım sabah erkenden. Yoldayken aklıma geldi fırsatı hiç kaçırmadan uzun zamandır görmek istediğim Mural Art yani duvar sanatının müthiş eserlerini fotoğraflamak düşüncesi. Çok aramadan da hemen karşıma çıktı şansıma. Yanlış hatırlamıyorsam Eylül ayı civarında Mural-ist kapsamında yapılmıştı bu muhteşem çizimler ve ben gördüğüm gibi hasta oldum. Semtin ve korkunç binaların cephesini olduğu gibi değiştirmesi bir yana yoldan öylesine geçen bir insanın bile dikkatini çekerek gününü renklendiriyor bence. Hepsini bulamadım tabi ki ancak bulduklarım şahaneydi. Umarım yakın zamanda tüm İstanbul’a yayılır bu festival ve bomboş adeta tertemiz bir tuval gibi bekleyen bir sürü duvarı da canladırır. Çektiğim fotoğraflar son dönemdeki havaların azizliğine uğrayıp biraz karamsar görünse de sanıyorum ana fikri anlatıyor. Mutlaka gidip görmenizi öneriyorum.

 

Processed with VSCOcam with f2 preset

Processed with VSCOcam with hb2 preset

Processed with VSCOcam with hb1 preset

 

 

Carl’s Jr.

İnsan gerçekten de çalışmadan duramıyormuş onu anlıyorum bu aralar. Kendimi bildim bileli ya okul, ya okul/staj beraber, sadece staj ya da sadece iş sahibi bir birey oldum toplumda ve hep yakındım öyle bir gün gelse de hayatta hiç bir şeyim olmasa diye. Kasım ayının başından beri – yaklaşık 1 aya tekabül ediyor tabii- işsiz olmanın haklı bunalımlarını yaşıyorum. İş arama, mülakattan mülakata koşturmak bir yana dursun, umutsuzca telefon başında beklemek nasıl yıpratıcı bir süreç yaşamayan tahmin edemez. O boş kalınca yapacaklarınızın listesi ise olduğu yerde durur maalesef. Odaklanma problemi yaşamakla birlikte neye başlansa işe girince yarım kalacağı düşüncesi beni bu dönemde hep yerimde saydırdı o yüzden, gezmek tozmak bir yana evde bile bitki gibi yaşıyorum.

Daha derinlere dalmadan, bu gri günlerimde neşelendiren kısma geçmek istiyorum izninizle. Türkiye’de açılacağını öğrendiğimden beri gitmeyi planladığım Carl’s Jr. ‘a en sonunda ayarlayıp gittim ve rahatladım. Spesifik olarak evden sırf Carl’s Jr. ‘da yemek için çıkmam biraz garip görülse de ben yemek için yaşıyorum yaşamak için yemiyorum diyerek işin içinden sıyrılıyorum. Hamburger meraklısı olduğum nasıl olsa sır değil o yüzden buraya kesinlikle bayıldığımı söylememin size ne kadar etkisi olur bilemem. Ancak hamburgerlerinin boyutuyla övünse de, her görselde dev gibi köfteleri yüzümüze vursa da ben gittiğimde çok umutlu değildim açıkçası. Diğer zincir fast-food restaurantları kadar olmasa da yine bir nebze hayal kırıklığına uğramayı göze almıştım. Ama yarabbim o nedir öyle! İçinden malzemelerin fışkırdığı dev hamburgerler, mis gibi bir köfte tadı, mantarından soğanına kadar her şeyin hissedildiği müthiş bir hamburger! Kim kimden özenmiş bilemiyorum ancak Arby’s benzeri curly patates kızartması, içinde asitli içecek dışında çeşitlerin de sonunda olduğu bir sınırsız içecek barı benden tam not aldı. Üstelik kasa önünde sadece siparişi verdikten sonra menüleriniz masanıza getiriliyor.

Gel gelelim fiyatlara ; doğrusu bana çok pahalı gelmedi, 15-20 TL arası değişen menü fiyatları var, içecek sınırsız, sadece tek sıkıntısı patatesler biraz az diye düşünüyorum. Biz Kadıköy Bahariye Caddesinde açılanına gittik ve aman aman bir kalabalık sıkıntısı çekmedik. Kısacası minimum eksisi olan, ( en azından bizim gördüğümüz kadarıyla) bu zincire bir şans verdiğimiz için çok memnun kaldım ben. Etrafta olunan bir gün uğramanızı veya bizim yaptığımız gibi evden sırf hamburger yemek için çıkmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

carl's jr

Let’s Coffee

Serin bir pazartesi akşamı, yemek üstüne kahvemizi nerede içsek diye konuşup yolda amaçsızca yürürken karşımıza çıktı Let’s Coffee. Bir ara sokak köşesinde sıcacık görünen, birbirinden farklı sandalye ve masalarıyla, daha içeriye girmeden bile insanın dikkatini çeken pasta vitriniyle çok davetkar geldi bize. Bir mekandan içeri girdiğimde benim için en önemli olan karşılamadır genelde, eğer güleryüz varsa, çalışanlar neşeliyse yediğim içtiğim çok güzel olmasa da tekrar gelirim. Let’s coffee hem güleryüz hem de kahve konusunda tam puan aldı benden bu yüzden. Asla bizi acele ettirmemeleri, bıkmadan usanmadan her sorduğumuza cevap vermeleri kararsız bünyeme ilaç gibi geldi. Sipariş vermem bu yüzden 40 saat sürse de en azından en sonunda keşke şunu – bunu alsaydım demedim 🙂  Ben her seferinde farklı bir şey denemek istediğim için adını ilk defa duyduğum ( belki siz biliyor olabilirsiniz tabi ) Nuty Iris Creme aldım ve çok beğendim, ayrıca cheesecakeler de gerçekten çok lezzetli, öyle iç bayan peynir tadı ya da kazık gibi bir hamuru yok, yumuşacık. Çatal bıçaklardan peçetelere kadar her yerde logolarını olması aslında burayı açarken büyük bir yatırım de yaptıklarının göstergesi gibi geldi bana.

Sonuç olarak mutlaka tavsiye ediyorum, en azından bir kere gidip ortamın ne kadar rahat olduğunu ve kahvelerin ne kadar leziz olduğunu görmeniz için. Masa ve sandalyeler arası boşluk da çok fazla olmadığı ( diğer insanlarla dipdibe oturmak zorunda değilsiniz nihayet) için hem muhabbetlik hem de kafa dinlemelik bir mekan olduğunu da unutmadan eklemek istiyorum.

Adres : Bahariye cd. Arayıcıbaşı sk. No : 16/1 Kadıköy.

 

Processed with VSCOcam with f2 preset

Processed with VSCOcam with t1 preset

Processed with VSCOcam with f2 preset